Allah’ın Emirlerini Sorgulamalı mıyız?

Evet Arkadaşlar!

Bu makalemizde; Allah’ın emirlerini kimler sorgular veya neden sorgularlar, bizde onları sorgulayacağız :))

Bir baba düşünün günlerden pazar akşamı saat 10’a geliyor , iki tane çocuğu var , yarın pazartesi sabah erkenden okula gidecekler. Babası iki çocuğuna da diyor ki; “çocuklar dişlerinizi fırçalayın doğru yatağa, hadi bakalım!!”.

Çocuklardan bir tanesi babasını sorgulamadan hemen dişlerini fırçalar ve yatağa girer.

Diğeri ise “yaw babo her gün niye dişlerimizi fırçalıyoruz ki!, bugünde fırçalamasak ne olur? neden fırçala diyorsun? bizim dişlerimizin fırçalanmasının sana ne faydası olacak? hem saat 10 da yatmasak da 1’de yatsak ne olur. Ben 1’de yatmak istiyorum özgürlüğümü kısıtlayamazsın, hem 46 kromozomun tesadüfler zinciri sonucu gerçekleşen bir reaksiyonla benim babam olman, senin sözlerini dinlemek zorunda olduğum anlamına gelmez… bak görüyorsun ne kadar bilgiliyim.”

Sırf dişini fırçalamamak için kendine her türlü bahaneyi bulur.

Şimdi soruyorum size bu iki çocuktan hangisi zeki? sorgulayan mı? sorgulamayan mı?

Birde sorgulamadan babasının dediğini yapan ilk çocuğu ele alalım; bu tip çocuklar da ikiye ayrılır;
1-“Babam demişse itaat etmek gerekir, sorgulamak beni ne haddime” diyen grup, diş fırçalayıp erken yatmanın kendisine getirdiği yararları bilmeden içten içe gizlice uflayıp puflayarak yatağa yatan çocuk.

2- “Hemen babacım” deyip dişlerini fırçalamaya başlayan fırçalarken de dişlerinin temiz görünüme sahip güzel bir çocuk olacağı sevinci, iç organlarda oluşan bütün hastalıkların ağız temizliği ile engelleye bileceğinin öz güveni, erken yatıp sabah dinç bir zihinle okuldaki derslerde daha başarılı olup ilerde yüksek dereceli bir seviye ile üniversiteyi bitirip yüksek maaş ve yüksek kariyere sahip olma ümidiyle yatağa girer.

Tabi anlatmaya çalıştığım asıl konu “Allah’ın emirlerini sorgulamalı mıyız?”

{ Şüphesiz Allah, bir sivri sineği hatta daha üstünü misal vermekten çekinmez. İman edenler, bilirler ki; şüphesiz o, haktır ve Rablerinden gelmiştir. Fakat, inkar edenler ise ‘-Allah, bu misal ile ne kastetti’ derler. Allah onunla birçoklarını saptırır ve birçoklarını da hidayete erdirir. Onunla ancak fasıkları saptırır.}
2-Bakara Suresi 26. Ayeti

“{ Şüphesiz Allah,…”
Alemleri yoktan var eden Allah celle celaluhu kesinlikle şöyle davranmaktadır ki;

“…bir sivri sineği…”
Biz insanlar tarafından basit, küçük, önemsiz algısına düştüğümüz sivri sineği,

Genel olarak, sivrisinek basit bir canlı olarak görülse de, DİPTEROLOJİ (sinek bilim) uzmanları için harikulade hayvanlardır. Tefekkür ehli, Kur’an ‘da zikredilen sivrisineğin araştırmasını ve incelenmesini ise ibadetten sayar. ( Bkz. Kur’an-ı Kerim’in Bilim Dallarına Teşviki )

“…hatta daha üstünü…”
Hatta ve hatta bundan daha basit, küçük, önemsiz algısına düşüren aklınıza gelebilecek ne varsa,

“…misal vermekten…”
Bahsetmekten, örnek göstermekten veya onu ayrıntılı bir şekilde incelemekten,

“…çekinmez….”
İnsanlar bu canlıyı önemsiz görüp onunla alakadar olmasalar da, Allah kendi yarattığı her canlıyı önemli görüp, onun yaratılışındaki hikmet ve kudreti bilir.

“…İman edenler,…”
Her canlıyı, Allah’ın kudret ve azametine delil kabul eden kimseler,

“…bilirler ki;…”
Bilmek; insana güç verir, kontrolü ele almayı sağlar, özgüveni arttırır. Bu sebeple, İman sahipleri bu niteliklere sahiptirler. Tam tersi,
Bilmemek; insanı güçsüz yapar, kontrolden çıkartır, özgüveni sıfıra indirir.

“…şüphesiz o, haktır…”
Şeksiz şüphesiz onun doğru, gerçek ve bilimsel olduğunu,

“…ve Rablerinden gelmiştir….”
Nerden bilirler, araştırmadan incelemeden? Çünkü Allah’ın sözü olan Kur’an-ı Kerim’de mevzu olmuştur.

Sorgulama ihtiyacı hissetmeden veya hissediyor da daha önceleri anlamadığı bir konu hakkında, ilerde doğruluğuna defalarca şahit olduğu için, bu hususta şimdilik hikmetini anlamasam da gelecekte Rabbim bana bilgisini ilham edecektir ümidi içindedirler.

İman sahibi ve tefekkür ehli kimseler; Kur’an’da zikredilen misallerin Fizik, Kimya, Biyoloji vs. gibi birçok bilimsel konulara İPUCU, FİKİR, IŞIK olduklarını defalarca keşfettikleri için, böylesine basit gibi görünen sivrisinek misalinde de yeni yeni bilimsel bulgulara ulaşacaklarından emindirler.

“…Fakat, inkar edenler ise…”
Buna karşın; evrenin tesadüf eseri kendi kendine oluştuğunu iddia eden kimseler ise,

“…’-Allah, bu misal ile ne kastetti?’ derler….”
Soru soran bilgisizdir. Bilmiyor ki soruyor. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Müslüman bildiğini öğrenir, kafir bilmediğini bilmek için öğrenir. Yani Müslüman bilime 1-0 önde başlar. Maalesef günümüzde( yıl M.S.2024) çoğu Müslüman maçı terk etmiş, kimi sabahtan akşama rızık peşinde kalan vaktini de kazandığını yemekle meşgul, kimi savaş, soykırım, asimilasyon, açlık, yokluk gibi şeylerle meşgul, kalanlar da ‘amaaan dünyayı ben mi kurtaracağım’ deyip dizi seyretmekte. Hal böyle olunca bilim camiasının çoğunun ateistlerden oluşması normal.

Her şeyin rastlantısal tesadüfler sonucu oluştuğuna inanan kişiler; Allah’ın kelamını derinlemesine inceleme gereğini duymadan, sadece duydukları veya okudukları “bir kelime” statüsünde değerlendirdikleri için herhangi bir bilimsel konuya İPUCU olabileceği akıllarının ucundan dahi geçirmezler. Kur’an’da anlatılan misal ve kıssalarda “Yaratıcı burada ne demek istiyor?” sorusunun cevabını bulamazlar.

“…Allah onunla birçoklarını saptırır…”
Öğrenmekle de bitmiyor iş, öğrendiğinin sana bir faydası olmuyorsa kitap yüklü himarsın demektir. Milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki gezegenleri gözlemler incelersin, atomun içindekilerini de tek tek sayarsın ama bir türlü onları yaratan Zatı bulamazsın.
Herkes hakikati anlayamaz, toplumun içinde illaki bir grup inkar edeceklerdir.
Allah, o misalde öyle ince noktaları koyar ki; ne yapsa, ne kadar araştırsa da işin içinden çıkamaz şaşırır.

Kur’an-ı Kerim ‘de bahsedilen bu gibi anahtar kelimeleri ister derinlemesine inceleyip doğruluğuna şahit olsalar da, üstünkörü okuyup anlamasalar da durum değişmez. Yani inanmayan bir bilim insanı araştırır bulur sonucu “TESADÜFE” bağlar sapıtanlardan olur.

“…ve birçoklarını da hidayete erdirir….”
Milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki gezegenleri gözlemleyemez, atomun içindekilerini de teker teker sayamaz ama bir sivrisineğe bakarak bu evreni kimin
yaptığını bulur. Allah, o ince noktaları ilham eder, birden bire, hemi de araştırmadan.

“…Onunla ancak fasıkları saptırır. }”
‘FıSK’ın lugat manası ‘kendi iç özü fazlalaşarak kabuğunun dışına aşan meyve’ ye denir. İslam’da terim olarak “Haktan sapan, Allah’ın emirlerinin dışına çıkıp itaatten ayrılan âsi Mümin veya kâfir” diye tanımlanmaktadır. İnsanın; kendi iç arzuları ve hevesleri, Allah’ın emir ve yasaklarının sınırlarını aşarsa ‘FaSıK’ olur.
Allah’a inanıp sonra şüpheye düşen bir grup vardır (deist diyoruz biz onlara)ki açıktan Allah’ın yasakladığı işleri yaparlar, işte böyle kalpleri kararan kişiler ise bu verilen misalin M’sini bile idrak edemezler.

Ya zeki ol! Allah’ın emirlerindeki bütün sebep-sonuç, fayda-zarar ilişkilerini analiz et anla,
Ya zeki gibi görün Allah olarak kabul ettiğin zatın emirlerini sorgulamadan yerine getir,
Yada akılsızlar gibi Allah’ın her emrini sorgula.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir